Dünya Ekonomik Formu diyor ki:
Dünya Sağlık Örgütü’ ne göre, mâlûliyete sebep olan hastalıklar içinde ilk sıralarda gelen depresyon tüm dünyada 300 milyon kişiyi etkiliyor.
Küresel ekonomiye maliyeti 1 trilyon doları bulmakla beraber tutulanların yarısı tedavilerden mahrum kalıyor.
Danimarka’ nın depresyona karşı farklı bir tutumu var.
Depresyon hastalarının kültürel aktivitelere katılması teşvik ediliyor.
Bu “kültür vitamini” dört şehirde denenmeye başladı.
Kültür vitamini kullananlar, ilaçlar ve bunların yan etkilerinden kaçınmanın yanı sıra klinik personele ihtiyaç duymadan vasıfsız kişiler tarafından çalıştırılabiliyorlar.
İnsanlar, küçük gruplar halinde konserden beraber şarkı söylemeye kadar birçok etkinlikte bir araya getiriliyor.
Müzik dinlemenin depresyonla birlikte olan stres ve kaygıyı azalttığı biliniyor.
Katılımcılar sanat galerileri ve müzeleri de ziyaret ediyor ve çeşitli yaratıcı aktivitelerde yer alıyorlar.
Programda hikâye okuma ve deniz kenarında yürüme gibi faaliyetler de var.
Katılımcılar, bu aktivitelerin ve dışarıda bir şeye odaklanmanın faydalı tesirlerini hissettiklerini dile getiriyorlar.
Kültür, insanları birleştiriyor ve yaşamak için yeni istekler yaratan yeni kapılar açıyor.
Gelelim neticeye
“Kültür vitamininin” yani bu tür “meşguliyetlerin” ruh hâline çok iyi geldiğine inanan ve bunları kendi üzerinde uygulayan biriyim.
Kültürsüz de vitaminsiz de bir hayat olmaz.
Lakin bu, “antidepresan ilaçlar hiç kullanılmasın, herkes kültür vitamini içsin” demek değildir.
Rastgele depresyon teşhisi konduğundan, antidepresanların gelişigüzel kullanıldığından hiç şüphem olmadığı gibi birçok depresyon hastasının doğru tedaviye ulaşamadığına ve bu ilaçların bazı hastalar için hayat kurtarıcı olduğuna da inancım tamdır.
Kültür vitamini “gerçek depresyon” tedavisinde çok önemli yardımcı bir unsur olabilir.