Farz namazları cemaatle kılmak esasdır. Cemaatle kılınan namazın fazileti tek başına kılınan namazdan kat- kat daha fazladır. İslâm cemaat dini olup, namaz başta olmak üzere cemaat halinde bulunmaya büyük bir önem verir. Mescide gitmek için atılan her adım kişinin Allah katındaki derecesini yükseltir, bir küçük günahın affedilmesine vesile olur.
Namaz kılınan yerde, namazı kıldıktan sonra abdestli olarak oturmak kişiye namazdaymış gibi sevap kazandırır. Rasûlullah (SAV) şöyle buyurdu “Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse, attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir.
Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler ona: “Allah’ım! Ona rahmetinle muamele et, ona acı ” diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse namazı beklediği sürece namazdaymış gibidir.” (Buhârî, Salât 87)
Peygambere (SAV) gözleri görmeyen Abdullah İbni Ümmü Mektûm gelip: –“ Yâ Rasûlallah! Beni mescide götürecek bir kimsem yok”, diyerek namazı evinde kılabilmek için kendisine müsaade edilmesini istedi. Peygamber Efendimiz de müsaade etti. İbni Ümmü Mektûm dönüp giderken Rasul-i Ekrem ona seslenerek: “Sen namaz için ezan okunduğunu işitiyor musun?” diye sordu. İbni Ümmü Mektûm – Evet, cevabını verdi. Peygamber aleyhisselâm: “O halde davete icâbet et, cemaate gel.” buyurdular. (Müslim, Mesâcid 255)
Cemaata devam etmek, cemaatle namaz kılmak sünneti müekkededir. Aynı zamanda Peygamber Efendimizin sünnetlerinin en kuvvetlisidir. Resul-ü Ekrem, her zaman cemaate devam etmişlerdir. Resul-ü Ekrem bu konuda cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir. Eğer müminler yatsı ve sabah namazlarının cemaatle kılınmasının sevabını bilseler emekliyerek camilere koşarlardı. Yatsı namazını cemaatle kılanlar yarı geceye kadar namaz kılmış sayılırlar. Sabah namazını cemaatle kılanların ise, bütün geceyi ibadetle geçirmiş gibi olacaklarını haber vermiştir.
Bir gün sabah namazını kıldıran Hazreti Ömer, cemaatten birinin gelmediğini görünce, o kimsenin neden gelmediğini sormuştur. Demişler ki: O zatı muhterem geceleri yatmaz devamlı ibadet eder, ihtimal ki sabaha yakın uyuya kalmış ve bu yüzden cemaate gelememiştir. Hazreti Ömer, eğer O kimse gece uyumuş olsa da, sabah cemaatinden geri kalmamış olsa onun için daha hayırlı olurdu, demiştir..
Yine Peygamberimiz, eğer Müslümanlar birinci saftaki fazileti bilseler orada yer bulabilmek için aralarında kur’a çekmek zorunda kalırlardı, eğer camiye erken gitmenin sevabını bilseler, önce gidebilmek için yarışırlardı. Gece karanlıklarında, evlerinden kalkarak namaz kılmak üzere camiye gidenler tam bir aydınlık içinde bulunacaklardır.
Camilere devam edenleri görürseniz onların cennetlik olduklarına şahitlik ediniz, buyurmuştur. Cemaate devam etmek derecemizin yükselmesine, günahlarımızın bağışlanmasına vesile olur. Nitekim Resul-ü Ekrem; günahların bağışlanmasını, derecelerin yükselmesini sağlayan iyiliklerden biri de camiye giderken atılan adımlardır. Kıyamet günü arşı alanın gölgesinde istirahat edeceklerden biri de; camilere gönül veren, cemaate devam eden Müslümanlardır, buyurarak cemaatin önemini belirtmiştir.
Cemaate devam, zaruret olmadıkça terk edilmemelidir. Hastalık, ihtiyarlık gibi meşru mazeretler bulunmadıkça, şiddetli soğuklar, sel ve fırtınalar, çamur ve yağmurlu havalar engel olmadıkça cemaate devam edilmelidir. Resul-i Ekrem, Cennete girmek için ne yapmalıyım diye soran kişiye: İmam ol. “İmamlığa gücüm yetmez”, Müezzin ol.” Müezzinliği de beceremem”. O halde cemaate devam et. Ön safta yer almaya gayret eyle, buyurmuştur.
Her zaman namazı cemaatle kılmaya gayret edelim, birlik ve düzenimizi bozmayalım, ayrılmayalım, birbirimize karşı saygılı olalım. Namazınız makbul, dualarınız da kabul olsun!