Bulmaca Çözmek İşe Yaramıyor

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Turan Işık’ ın Alzheimer hastalığı ile ilgili açıklamalarında katılmadığım bazı hususlar var.

BİR: Alzheimer’ e “beyin prostatı” dendiğini ilk defa duyuyorum ve bu tabirin ilgi uyandırmak için kendisi tarafından öne sürüldüğünü sanıyorum.

Alzheimer sadece erkeklerde görülen bir hastalık olmadığı için “beyin prostatı” tabiri de uygun değildir.

Ahmet Turan Işık’ ın cesareti varsa, Alzheimer teşhisi koyacağı bir kadın hastasının yakınlarına “Annenizde beyin prostatı var” desin de, neler olacağını görsün!

İKİ: “Alzheimer’ in Türkiye’de görülme sıklığıyla ilgili net bir çalışma olmadığını” söyledikten sonra “kendi yaptıkları araştırmalarda bunun yüzde 10-12 seviyesinde olduğunu” dile getiriyor.

İki ifade birbiriyle çelişiyor. Türkiye’  de hastalık görülme sıklığıyla alâkalı bir çalışma yok dedikten sonra kendi çalışmalarındaki oranı vererek ilk cümleyi inkâr etmiş oluyor.

İlk cümle doğruysa ya kendisi Türkiye’ de yaşamıyor olmalı ya da kendi araştırmalarının sonucu “net” olmamalı.

Yoksa bir “unutkanlık” mı söz konusu?

ÜÇ: Hem hobiyle uğraşmanın koruyucu olduğunu söylemek hem de bir hobi olan bulmaca çözmeyi “önermemek” tutarlı değil ama doğru bir ifade.

Zira Alzheimer’ in bulmaca çözmekle çözmemekle bir ilgisi yok; Alzheimer’ e bir beyin hastalığı demek de tartışılabilir.

Bu hastalık büyük ölçüde hayat tarzındaki yanlışlardan kaynaklanıyor ve bunların en mühimi de beslenme ile ilgili olanlar.

Alzheimer için tip 3 şeker hastalığı tabirini uygun görenleri ben de destekliyorum.

DÖRT: Haberde Alzheimer’ e karşı kolesterolün düşük tutulması tavsiyesine de katılmıyorum hatta tam aksine Alzheimer olmamak için kolesterol ne kadar yüksekse risk o kadar azdır görüşünün savunuyorum.

Beyin dokusu kolesterolden en zengin dokulardan biridir ve kolesterol beyin için oksijen kadar gerekli bir maddedir.

**

Anadolu Ajansı’ ndan Ramazan Ercan’ ın haberi:

Prof. Dr. Ahmet Turan Işık, 60’lı yaşlardan sonra görülme sıklığı artan ve halk arasında “unutkanlık” olarak bilinen Alzheimer’ e yakalanmamanın yapılacak bazı uğraşlarla mümkün olabildiğini belirtti.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Turan Işık, 60’lı yaşlardan sonra görülme sıklığı artan ve halk arasında “unutkanlık” olarak bilinen Alzheimer’ e yakalanmamanın yapılacak bazı uğraşlarla mümkün olabildiğini belirtti.

Prof. Dr. Işık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, unutkanlık olarak bilinen ve yaşlılığa vurgu anlamında “beyin prostatı” olarak nitelendirilen alzheimerin 60’lı yaşlardan sonra belirtilerini göstermeye başladığını, 65 yaşından sonra her 5 yılda bir bu hastalığın görülme sıklığının iki kat arttığını belirtti.

80’li yaşlardan sonra Alzheimere yakalanma oranının yüzde 50’leri bulduğunu ifade eden Işık, “Unutkanlığın günlük yaşam aktivitelerini olumsuz etkilemesiyle birlikte ocakta yemeği unutma, kıldığı namazı şaşırma, kaybolmaya başlama, tuvalet, banyodan sonra suyun, elektriğin açık bırakılması gibi belirtiler ortaya çıkar” dedi.

Alzheimerin Türkiye’de görülme sıklığıyla ilgili net bir çalışma olmadığını ancak Dünya Sağlık Örgütü bilgilerine göre bu rahatsızlığın görülme oranının yüzde 5 ile 11-12 arasında değiştiğini kaydeden Işık, kendi yaptıkları araştırmalarda da bunun yüzde 10-12 seviyesinde olduğuna işaret etti.

“Bulmaca çözmeyi önermiyoruz”

Alzheimer olmamak için bulmaca çözmenin önerildiğini ancak bunun sadece kayıtlı bilgiyi geri çağırdığını dile getiren Işık, unutkanlık yaşamamak için şu tavsiyelerde bulundu:

“Bulmaca çözmeyi çok önermiyoruz onun yerine bir şeyler yapma, bir şeylerle uğraşmanın bundan daha efektif olduğunu düşünüyoruz.

Tansiyonu düzene koyma, şeker hatalığının önlenmesi, kolesterolün düşük tutulması, sigaranın bırakılması, fazla kiloların engellenmesi, Akdeniz tipi beslenme Alzheimer’ a karşı koruyucu şeylerdir. Belli bir limitin altına kilonun inmesi de Alzheimer’ e yatkınlığı artırır.

Yüksek eğitim seviyesi Alzheimer için koruyucudur. Bir yabancı dil öğrenme,  yüksek eğitim seviyesi, hobiyle uğraşma, haftada en az 3 gün yarımşar saat tempolu yürüyüş Alzheimer’ a karşı koruyucu faktördür.

Özellikle fiziksel egzersizleri hayatımıza, günlük yaşantımıza sokmamız lazım. Her şeyden önce ilaçtan da önce önerdiğimiz fiziksel egzersizdir.

Haftada en az 3 gün en az yarımşar saat tempolu yürüyüşün hastalığın hem gelişimini geciktirdiği hem de hastalardaki kötüye gidişi azalttığı yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. Bunu şiddetle herkese öneriyoruz.”

Kaynakhttp://www.aa.com.tr/tr/saglik/454031–alzheimer-olmamanin-puf-noktalari

YORUM EKLE