Paranın hükümranlığına karşı öfke, ne kadar büyük olursa olsun, bu öfke, örgütlü öfke olamadığından, insanlık sürekli paranın saldırısı ve hükümranlığı altındadır.
Toplumsal ilişkilerin parasallaştırılması; eskiden mevcut olan toplumsal ilişkilerin, kanlı bir şekilde yok edilmesi sayesinde olmuştur.
Paranın saldırısı, borcun saldırısıdır.
Paranın insan ilişkilerine saldırısı, borcun saldırısı şeklinde gelişmektedir. Aslına bakılırsa toplumsal bir örgütlenme biçimi olan devlet, paranın iktidarının bir tamamlayıcısı, yani sermaye ilişkisinin bir biçimidir.
Banka parası dediğimiz imtiyazlı zümrelere ürettirilen kaydi para, kredi paradır. Yani kredi, artık paradır. Dijital olarak üretilse ve tüketilse de paradır.
Kapitalizmin yeni şekli artık kredi para üretmek ve borç olarak satmaktır. Bu anlamda kapitalizme, Kreditizm de denilebilir.
Kredi paranın hükümranlığını, yarattığı ilişkileri ve kültürü göz önüne alarak, ‘izm’ lere bir izm daha ilave edersek, Kreditizm diye adlandırılabiliriz.
Bu anlamda paranın yeniden tanımlanması gerekiyor. Çünkü Kapitalizm Kreditizm olmuştur.
Devletlerin para ve mali politikalarına bakarsanız durum artık budur.
Kapitalizmde, tasarruf ve tasarruftan yatırıma gidiliyordu. Şimdilerde ise, kredi siyaseti kapitalizmin esasını teşkil ediyor.
Tasarruftan yatırıma gidişe karşı, finans kapitalin açtığı savaşta, kredi üzerinden yatırıma gidiş sağlanmış, yani tasarruf etmeden yatırımın yolu açılmıştır.
Bu sebepten de çalışanlara yeterli ücret vermek yerine, borç vermek düzeni oluşturulmuştur.
Kafanız karıştıysa kestirmeden söyleyeyim. Borçlandırma, yani parasal genişleme, yani karşılıksız bolca para basmak ve borç verme sistemidir.
Ortada olmayan servetler, kredi olarak verilmiş ve büyük borç balonları oluşmuştur. İçinde bulunduğumuz krizin adı, BORÇ KRİZİDİR. CVD 19 ile hiçbir alakası ve akrabalığı yoktur.
Her ilişkiyi, her sözleşmeyi, her kültürü, her cismi parasallaştırarak kredi diye verirseniz, sonucun, bundan farklı olmasını bekleyemezsiniz.
Borçlandırma; sermayenin halklara karşı bir saldırısıdır. Halkların ortaya koyduğu ya da insanlığın tarih içinde ortaya çıkardığı bir olgu değildir. Örgütlü sermayenin dayatması ve bir hükümranlık biçimidir.