Önce gelin, The Telegraph gazetesinin bir haberini okuyalım:Bitkisel yağlarla pişirilen yemeklerde kanser, demans ve kalp hastalıklarına yol açan toksik kimyasalların ortaya çıktığı bildiren uzmanlar, kızartmaların zeytinyağı, hindistancevizi yağı, tereyağı ve hatta kuyruk yağı ile yapılmasını tavsiye ediyor.
Oysa bugüne kadar çoklu-doymamış yağ ihtiva eden mısırözü ve ayçiçek yağların ısrarla hayvansal ürünlerde bulunan doymuş yağlara tercih edilmesi isteniyordu.
Biyo-analitik kimya ve kimyasal patoloji uzmanı Prof. Martin Grootveld tarafından gerçekleştirilen bir dizi deneyde bitkisel yağlarda kızartılan tipik bir balık yemeği veya cipslerde Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen emniyet sınırının 100-200 misli fazla miktarda toksik aldehitler bulunduğu tespit edildi.
Buna karşılık tereyağı, zeytinyağı ve kuyrukyağının ısıtılması çok daha düşük aldehit oluşumuna sebep oluyor; en az zararlı aldehit oluşturan yağ ise hindistancevizi yağı.
Oxford Üniversitesi araştırmaları da bitkisel yağlardaki yağ asitlerinin birçok hastalığa yol açtığını gösteriyor.
Profesör John Stein mısır ve ayçiçek yağının beyin için yarattığı zararın iklim değişikliği kadar ciddi bir olay olduğunu söylüyor:
Omega 6 yağ asitlerinden zengin olan bitkisel yağların beyinde omega 3 yağ asitlerinin yerini alarak kritik bir öneme sahip olan bu omega 3’ ün azalmasına yol açtığına inanıyorum.
Omega 3 azalığı ise beyin sağlığı ile ilgili problemleri de disleksi meseleleri de artırıyor.
Kendi mutfağımda mısır ve ayçiçek yağının zerresi yok, onların yerine tereyağı ve zeytinyağı kullanıyoruz.
Devlet sağlık kuruluşları da “bitkisel yağ” diyor
Kısa adı NHS olan Devlet Sağlık Hizmetleri (National Health Service) de doymuş yağdan zengin besinler yerine az yağlı olanların tercih edilmesini istiyor, tereyağı veya kuyruk yağında kızartmalara karşı çıkıyor ve bunların yerine mısır, ayçiçek ve kanola yağını tavsiye ediyor.
NHS’ a göre, doymuş yağlar kolesterol seviyesini yükseltiyor ve bu da kalp hastalığı riskini artırıyor.
Public Health England ise tereyağı ve hindistancevizi yağı gibi doymuş yağların sağlıklı bir diyetin parçası olarak az miktarlarda yenebileceğini tavsiye ediyor.
Sağlık otoriteleri -ki bunlara esasında “hastalık otoritesi” demek gerekir- insanlara senelerden beri tereyağı ve kuyruk yağının ne kadar kötü olduğunu, buna karşılık bitkisel yağların hastalıklardan koruduğu masalını anlatıyorlar.
Oysa çoklu-doymamış yağların ısıtılması sırasında kısa adı LOPs olan (“aldehydic lipid oxidation products”) oluşuyor ve bu aslında senelerdir biliniyor ama endüstrinin işine gelmediği için halktan saklanıyor.
Bu toksik kimyasallar kalp hastalıkları yanında, kanserler, fetüste gelişim anormallikleri, enflamasyon, ülser ve tansiyon yüksekliği risklerini de artırıyor.
Gelelim neticeye
İngiliz Devlet Sağlık Hizmetleri (National Health Service=NHS) gibi Amerikan Kalp Derneği (American Heart Association=AHA) de hayvansal doymuş yağlara şiddetle karşı çıkarken, ısrarla bitkisel yağları tavsiye ediyor.
Kılavuzu Amerikan Kalp Derneği olan Türk Kardiyoloji Derneği’ miz de tabii ki bu kuruluşların izinden gidiyor.
Margarin üreticileri ile kalp dostu kampanyalar düzenliyor, soya ve ayçiçek yağını göklere çıkarıyor.
Ben de fabrikalarda birçok kimyasal işlemle elde edilen mısır, soya, ayçiçek, kanola yağı yerine, meralarda otlayan hayvanların sütünden yapılan köy tereyağı ve soğuk sızma zeytinyağını tercih ediyorum.
Peki ya siz?
***
Unutmayın, modern tıp yanlış tavsiyelerle insanları hasta etme ve sonra da bu hastalıkları tıbbi tetkiklerle erken teşhis etme sanatıdır.