Yiyeceklerle ilgili araştırmaları Amerikan beslenmesinin şekillenmesinde rolü olan Cornell Üniversitesi profesörlerinden Brian Wansink akademik suiistimallerinden dolayı tüm eğitim ve araştırmalardaki görevlerinden uzaklaştırıldı (1, 2).Cornell’s Food and Brand Lab’ ın müdürü de olan Wansink, özellikle yeme alışkanlıklarının arkasındaki psikolojiyi inceleyen çalışmalarıyla tanınıyor.
Medyaya manşet olan çalışmalarından birinde insanların ne yiyecekleri ve ne kadar yiyeceklerinin ortamlarının özelliklerini değiştirerek kolayca maniple edilebileceğini söylüyor.
Üniversitesi “Profesör Wansink’ in araştırma ve bilimsel faaliyetlerinde araştırma verilerinin hatalı verilmesi, problemli istatistik metotları kullanması, araştırma sonuçlarını doğru belgelememiş ve korumamış olması, uygunsuz yazarlık gibi akademik hatalar yaptığını” açıkladı.
Brian Wansink, hemen istifa etmiş olsa da hiçbir zaman sahtekârlık yapmadığını, üniversitenin incelemesinde bahsedilen hususların çok önemsiz şeyler olduğunu söylüyor:
“Yanlış raporlama, yetersiz dokümantasyon, istatistik hatalarım ve bazı problemler var ama eserlerimin arkasındayım. Sahtekârlık, intihal ve suiistimal yapmadım, bilinçli olarak hiçbir zaman verileri olduğundan farklı yayımlamadım. Benim sonuçlarımın başkaları tarafında da destekleneceğine inanıyorum”.
Wansink Amerikan Diyet Kılavuzunun güncellenmesine de katkıda bulundu ve çalışmaları Fox’ tan CNN’ e tüm manşetlerde yer aldı.
Bulgularının birçoğu çeşitli üniversiteler tarafından sorgulandığı gibi makalelerinden 13’ ü yayımlandığı dergilerinden geri çekildi ve en azından 15’ i de resmi olarak düzeltildi.
Wansink’ in US National Library of Medicine’ de 152 çalışması yer alıyor (3).
Karatay’ ı hatırladım
Bu haberi okurken Canan Karatay Hocamın “İstatistiklere işkence yaparsanız size istediğinizi söylerler” minvalindeki sözlerini hatırladım ve güldüm.
Bir de “Küçük yalan, büyük yalan, kuyruklu yalan vardır ama en büyüğü istatistiki yalandır” sözü geldi aklıma.
Zaten istenildiği kadar dürüst, önyargısız, titiz, doğru planlanmış ve yapılmış olursa olsun insanlar üzerinde yapılan tüm çalışmalar hatalara açıktır.
Gıdalar sağlıklı olsun gerisine kimse karışmasın
Şunu da bilin ki, böyle bir sahtekârlık ortaya çıkarılmamış olsaydı bile netice değişmeyecekti çünkü beslenmenin zaten araştırması da kılavuzu da olmaz (4).
Bütün mesele insanlara sunulan “gıdaların sağlıklı olmasındadır”.
Siz, GDO, tarım zehirleri, hormon, antibiyotik, katkı maddeleri bulunmayan, endüstrinin eli değmemiş, işlenmemiş sağlıklı gıdaları insanlara sunun, onlar da bırakın istediklerini, istedikleri gibi, istedikleri kadar yiyip içsinler.
Günümüzde salgın hâlini alan obezite, diyabet, kalp, kanser gibi hastalıkların kökü kısa zamanda kurumazsa, her gün cips, hamburger, patates kızartması yemeye; kola, gazoz içmeye söz veriyorum.
Yahu biz insanlarda ne yiyeceğini kendi belirleyen, istediğini yiyip içen sağlıklı hayvanlardaki kadar da mı akıl ve içgüdü yok, bu kadar mı aciziz?
Gelelim neticeye
BİR: Profesör Wansink bundan sonra kartvizitine “beslenme uzmanı” yerine “besleme uzman” yazdırırsa daha doğru olacaktır.
İKİ: Beslenmenin araştırması da beslenme araştırmalarına dayanan kılavuz da olmaz (4).
ÜÇ: Dünya tıbbının mukaddes kitap olarak kabul ettiği Amerikan Beslenme Kılavuzu’ na neden asla güvenilmemesi gerektiğini inşallah bizimkiler de anlamıştır.
DÖRT: Bu kılavuz olmasaydı bilim dünyası ne halt edecekti çok merak ediyorum.
Kaynaklar: