Habertürk’ te Muharrem Sarıkaya’ nın bundan iki hafta kadar önce yayınlanan “Aşıya en çok karşı çıkanlar: Çok okumuş ve çokbilmişler” başlıklı yazısına yeni rastladım (1).
Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı tarafından yapılan “Çocuk aşılarında artan kararsızlık: Nedenleri farklı aktörlerin deneyiminden anlamak” isimli çalışmadan da bu vesile ile haberim oldu (2).
Nihayet birilerinin çıkıp da dayanağı olmayan hayâl ürünü gerekçeler sıralamak yerine aşılara karşı kararsızlığın sebeplerini bilimsel olarak inceleme gereği duymaları beni ziyadesiyle memnun etti.
Çok geç ama çok doğru bir iş!
Çalışmanın tamamını okuma fırsatım olmadı, internette bulduğum özeti ve Sarıkaya’ nın yazısındaki bilgiler üzerinden şunları söyleyebilirim:
BİR: Aşı karşıtlığı çok muğlak bir tabirdir. Bunun alt grupları vardır ve bunların çok iyi tanımlanması gerekir. Her görüş aşı karşıtlığı torbasına doldurulursa bundan sağlıklı bir netice çıkmaz (3).
İKİ: Aşı karşıtlığının sadece bizim değil tüm dünyanın bir meselesi olduğuna vurgu yapılmasını çok önemli buldum. Bizde malûm bilim çevrelerinin bu problemi sadece üç-beş kişiye yüklemelerinin ne kadar sığ ve tarafgir bir görüş olduğu daha iyi anlaşılıyor.
ÜÇ: Aşı karşıtlığında yargı ve medyanın da etkisi olduğu görüşüne ben de katılıyorum fakat bunların etkilerinin çok farklı ve karmaşık olduğu kanaatindeyim. (Bu ayrı bir yazı mevzuu olur).
“Televizyonların kadın programlarında yanlış bilinç aşılamasının, olunması gereken gerçek aşıya karşı tereddüdü yarattığı sonucuna varılmış” sözü “bilimsel erkek programlarının” matah olduğu intibaı yaratıyor, bunların sebep olduğu tahribat görmezden geliniyor.
DÖRT: Yazıda geçen “…olunması gereken gerçek aşıya karşı tereddüdü yarattığı… ” ifadesi bir de “gerçek olmayan aşı” diye bir şeyin varlığını akla getiriyor. Ne demekse?
BEŞ: Aşı karşıtlığının sosyolojik olarak en önemli sebebinin “hiçbir şeye güvenmemek” olması çok doğru bir tespit ama güvensizlik aşılara münhasır değil. Dünyada genel manada tıbba duyulan bir güvensizlik var ve aşılar bunun sadece bir parçası.
ALTI: Güvensizlikte siyasetin de katkısı olduğu çok doğru ama bana göre ondan daha mühim olan ticaretin etkisini görmezden gelmek olmamış. Üstelik bu normal bir ticaret de değil, rüşvet, sahtekârlık ve dalaverenin de karıştığı ahlâksızca bir ticaret!
YEDİ: Aşı karşıtlığının “orta sınıf okumuş, gelişmelerden bilgi sahibi, mimar, mühendis, mavi yakalı olanlar ile elit diye tanımladığımız kesimde daha yüksek” olması da çok mâkûl.
Bu, elit kesimin doğru bilgi kaynaklarına ulaştığının, her söyleneni kabûl etmediğinin ve sorgulayıcı kimliğinin de bir göstergesidir.
SEKİZ: Salgının başından beri tartışma başlığı altında sadece belli zihniyette, birbirinin kopyası “bilim insanlarını” ekrana çıkaran ve sürekli korku pompalayan Habertürk’ ün bir yazarının da bu “elit” kesimi “çok okumuş ve çokbilmişler” diye “tiye alması” kanalın politikası ile birebir örtüşüyor. Hiç şaşırmadım, aferin!
Sarıkaya, bu “ti”sinin “vatana ihanet” suçlamasına benzediğinin ve neye hizmet edeceğinin farkında mıdır acaba?
DOKUZ: Ben de Sağlık Bakanlığı’ nın en büyük hatasının ve güvenirliğini azaltan en mühim sebebin vaka-hasta bildirimlerindeki çelişkileri ve şeffaf olmaması olduğu fikrindeyim.
ON: Doğalcılar tam olarak kimdir, hangi söz ve davranışları aşı karşıtlığını tetiklemiştir bilmiyorum fakat kelle-paça, D vitamini, gargara tavsiyelerine “bilim insanlarının” gösterdiği “orantısız tepkilerin” aşılardan şüphe duyulmasına katkı yaptığına inancım tamdır.
ON BİR: Çalışmanın “sunu” bölümündeki şu ifade de hakikatlerle tam olarak örtüşmüyor: “… pandemi ile mücadele sırasında salgının kontrol edilebilmesi için yapılan aşı araştırmaları toplumun umudu oldu. Aşıların değeri bir kez daha anlaşıldı. Aşılama ve koruyucu hekimlik konularında yoğun bir halk eğitimi yapıldı. Böylesine olumlu bir ortamda aşı reddi konusundaki mücadelenin daha etkili olacağı beklentisi doğdu.”
Aşı araştırmalarının başlangıçta umut yarattığı doğru ama bunların siyaset ve ticarete alet edildiğinin açık ve net olarak ortaya çıkması bu umutları büyük ölçüde azalttı, büyük bir kesimde yok etti.
Tüm dünyada toplumların kabaca yarısının aşı yaptırmayı düşünmemeleri ve bu kesimin içinde pandemiyi en yakından yaşayan sağlık çalışanlarının olması da bunu gösteriyor (4, 5, 6).
ON İKİ: Çalışmanın önsözünde yer alan şu ifadeleri çok takdir ettim:
“Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), pandemide “geç adımlar attığı”, “çelişkili mesajlar verdiği” için eleştiriliyor, sorgulanıyor.”
“ … aşı tereddütü/reddi karmaşık, hızla değişen, zaman, yer ve aşının türüne göre farklılaşan küresel bir sorun olduğundan nedenlerin tümüne yönelik tek bir müdahale stratejisi üretilebilmesi mümkün gözükmemektedir.”
“Yapılan çalışmalar aşının zorunlu olması ya da olmamasının aşı reddi ya da tereddütü üzerinde net etki yapmadığını göstermektedir. Bu durumda ikinci yol olan proaktif, iknaya yönelik güven ilişkisi kurulması yolunun izlenmesi gerektiği görülmektedir. Bu noktada aşı reddi, tereddütü nedenlerinin iyi anlaşılması ve nedenlere ilişkin çoklu disiplinlerin katkısı ile çoklu stratejiler geliştirilmesi ve çoklu politikalar üretilmesi gerekmektedir. Bu çalışma bu yolda atılmış bir adım olarak okunmalıdır.”
Bu çalışmayı plânlayan ve yapanlara yürekten teşekkürler.
Gelelim neticeye
BİR: Ben de aşı karşıtlığının sosyolojik olarak en önemli sebebinin “hiçbir şeye güvenmemek” olduğu kanaatindeyim, bunu defalarca yazdım.
Bu görüşümü, sebepleri hakkında hemfikir olmasak da bilimsel bir araştırmanın da desteklemesine memnun oldum.
İKİ: Esas mesele, dünya çapında bir salgın olmasına, iki milyona yakın insan hayatını kaybetmesine rağmen dünyanın “aşılara güven duymaması” değildir.
Esas mesele, dünyanın siyaset ve ticarete bulanan “tıbba olan güveninin” bu salgınla daha da azalması hatta yok olma aşamasına gelmesidir.
Durum vahimdir!
NOT: Yazıda tartışılması gereken daha pek çok husus var. Bunların hepsi başlı başına bir makale mevzuudur.
Kaynaklar:
2. https://www.hipokratkitabevi.com/doc/204
3. https://ahmetrasimkucukusta.com/2021/01/01/yazilar/tip-yazilari/asilar/envai-cesit-asi-gruplari-var/
5. https://www.medrxiv.org/content/10.1101/2020.11.18.20234468v1