Uluslararası altın standardı, Amerika tarafından terk edildiğinden bu yana, Altın fiyatları, hep ABD tarafından, manipüle edilir.
Altın konusunda serbest piyasa rekabeti işlemez. Altın, Doların gerçek rakibi olması dolayısıyla hep baskılamaya maruz kalır.
Hatta bazen Altın fiyatları imalat fiyatının altına iner. Maliyetinin altında satılır.
Aslında kıymetli madenlerin birçoğu için bu rekabet vardır. Lakin para piyasaları tarafından, fiyatlar, olması gerekenden hep farklı olur.
Anti tekel (Anti Trust) yasalarına göre, bu manipülasyonun yasak olmasına karşın, Amerika’da, altın ve gümüşün manipüle edilmesi işi J.P. Morgan’a verilmiştir.
Kâğıt üzerindeki altın fiyatı marifetiyle, fiziki altının fiyatı para piyasalarında, manipüle edilir.
Para piyasalarında, Altın standardının yerini dolar aldığından, Altının fiyatının yükselmesi, Doların düşmesi anlamına geldiğinden, finans piyasaları, buna izin vermezler.
Altın Standardı aşırı kur oynamalarını asgariye indiriyordu. Ulus devletlerin bir nevi ekonomik koruması gibi görev yapıyordu.
Ancak, nasıl ki, Altın standardı çöktüyse, finans sistemi içindeki referans olma değerini yitiren, Dolar da çökecektir.
Karşılığında üretim olmayan her değer, değer olma niteliğini yitirecektir.
Çin’in kendi parasını Altına endekslemesi bundandır. Yani Çin bir anlamda Altın standardına geri dönmüştür.
Çin’in ekonomik gücü dünya piyasalarında ilerledikçe, Altın fiyatları da ilerleyecektir.
Dünya Barışı şimdiye dek, hep Amerika’nın lehine işliyordu. Çin’de meydana gelen aşırı üretim, Amerikan ekonomik hegemonyasını yıktı. Ve dünya barışı Çin’in lehine çalışmaya başladı.
Barış ve ticareti korumak, eskiden bankerlerin ve finans çevrelerinin işiydi. Bu iş, gittikçe Çin devleti tarafından yapılır hale geldi.
Amerika savaş diyor. Çin barış diyor.
Amerika ille de İran ile savaşacağım diyordu. İki gün önce, Çin, Rusya ve İran arsında imzalanan, askeri ve ticari antlaşmalar Amerika’nın önünü kesmiş gibi görünüyor.
Çin dün itibariyle İran’da petrol alımını hızlandırdı.
Gelişmeler hep doların aleyhine yürümektedir.
Amerikan finans piyasaları kıskacından kurtulmak, Türkiye’nin önünde duran yakıcı sorundur. Kendi tasarruflarımız kadar büyümeye razı olmak durumundayız. Aksi taktirde egemenliğimiz, aldığımız borçlarla paralel gidecektir.