Amerikan eski Başkanı Trump, enerji dar boğazı ve Almanya’nın yönetilemezliğine bakarak, “Almanya devletsiz kalacak” dedi.
Tekelci kapitalizmin gözünden bakınca, böyle görülüyor. Böyle bir sonuç çıkarılıyor.
Aynı görüşü, sermayeden yana değil de insandan ve emekten yana bakınca, çok erken zamanda bu sonucu görmek mümkündü.
Devletsizliğin geleceğine dair, kütüphaneler dolusu kitaplar yazıldı.
Devletsiz kalmak, yani hayatın kararlarını tekelci sermayenin kaderine bırakmak, insanı müşteri olarak görmek, yeterli ücret vermek yerine borç vererek, katı bir disiplin kurmak ve sermayenin egemenliğini sonsuz kılmak.
İşlemedi.
Aslında çok uluslu şirketlerin yönettiği tüm devletlerde devletsizleşme, plandan uzaklaşma, insan yerine sermayenin esas alınması, dünyayı bu çıkmazın eşiğine getirdi.
Servet sınıfı tarafından düzeni sürdürmek adına; sınırsız ve karşılıksız basılan paralar kredi diye verildi.
Tüm insanlık ödeyemeyeceği bir borcun altında kaldı.
Planlamada ısrar eden ya da kısmen planlamaya değer veren ülkeler, kendisini tamamen tekelci piyasanın kaderine terk eden ülkelere göre bu krizde, daha dayanıklı olduğu ortaya çıktı.
Avrasya ülkelerinin planlamaya, hala belli ölçülerde inanıyor olması, onlar için gelecek güvencesi oldu.
Ukrayna savaşı sürecinde, Rusya’nın hala en az zarar ile bu işi atlatacağı gerçeği, geçmişteki planlı alt yapısının ve daha sonraki dönemde hala planlamanın nimetlerine inanan bir neslin varlığındandır.
Planlama demek eğitimi de planlamak demektir. Batı, paralı eğitim ile aslında büyük ölçüde, insan imalatını sermayenin uhdesine verdi.
Bu yapılanma, sermayeden yana belli bir ideolojik kitle üretti. Bu ideolojik kitle siyasete egemen oldu. Ellerindeki medya kaynakları vasıtasıyla düzeni dayattılar.
Şimdi Avrupa’da ülkelerin başlarında, kendi insanından yana değil de tekelci sermayeden ve onun karar merkezi olan, Amerikan çıkarlarından yana kararlar vermesini sağladı.
Bugün, Avrupa’daki devletlerin sonunu getirecek olan zihniyet, bu tekelci zihniyetin devamından yana olan ve bunu da demokrasi kisvesi altında yürüten siyaset sınıfıdır.
Almanya insan kaynağı ve kültürü, üretim disiplinine sadık insanlardan oluşur. Her şartta üretme çabası içindedir.
Lakin İngiliz insanı üretim disiplininden ziyade, sömürgecilik kültürü içinde daima sömürü düzenine inanan insan karakterinden oluşur. Bu karakterin, hileden başka bir düşüncesi yoktur.
Zaten bu ekonomik krizin yaratıcıları ve ideolojik babaları da İngiltere’den çıkar.
İngiliz insanının Çin ve Rusya düşmanı olması tesadüf değildir. İngiliz hilesi Rusya ve Çin’e işlememektedir. Bunu işletmek için, Amerika’nın tekelci gücünü kullanmanın dışında İngiltere’nin yapacağı hiçbir şey kalmamıştır.
Dünyada itibarı en düşük düzeyde olan ülke belki de İngiltere’dir
Amerika olmasa, İngiltere diye bir ülke bugüne kalmazdı. Almanya insan karakteri bakımından, İngilizlere göre daha umut vericidir. En azından geçmişinden gelen bir üretim disiplini onu ayakta tutabilir.
Ukrayna Krizi, buz dağının su yüzüne çıkan ufak bir parçasıdır. Sermayenin insana karşı uyguladığı hilenin sadece küçük bir parçasıdır.