“AÇ KALMAK” VEYA AÇLIK KONUSU ROMANA YANSIMIŞTIR..
Romanlar bireyi anlatır.
Birey sanayi devrimi ile, esas olarak 1800’lü yıllarda ortaya çıkmıştır.
Açlık gibi, savaş gibi, yoksulluk gibi bir çok sosyal dram romanlara yansımıştır.
Norveçli yazar Knut Hamsun(1859-1952) 30′ lu yaşlarında 1891’de yazmıştır, Açlık romanını.
Açlık, psikolojiye ve karaktere odaklanan bir roman.
Karakterin gerçek ismini, yaşını, arkadaş ve akrabalarını, geçmişinin detayını bilmiyoruz.
Hırpani kılıklı, delik ayakkabılı, soğuk odalarda kalan bir insan.
Karnını doyurmak için tükürüğünü yutan, talaş kemiren umarsız bir adam. Takma ismi Andreas Tangen.
Dürüst, duygulu, sulu göz, meteliksiz olduğundan herkes tarafından hor görülen biri.
Aynı zamanda kendini yüce vicdanına teslim etmese, çapraşık zekasıyla karşısındakini kolaylıkla aldatabilecek birisi olduğunu anlıyoruz. Bu ikinci yönünü bizi gülümseten diyaloglarda görebiliyoruz.
Andreas Tangen yazar. Editörler tarafından yazıları defalarca reddedilmiş ve bu durum onu kamçılıyor.
Çok acı çekmiştir. Acı çekmek, ileri gitmenin anahtarıdır.
Tangen’in ahlaki kaygıları yüksektir, gururludur, gururu onu çok kez yalan söylemeye iter, rehinciye yeleğini verirken “dar gelmeseydi vermezdim ya” der.
Tangen bir iç muhasebe yaparak beyninin miskin ve gevşek çalıştığını itiraf eder, zihninin diri kalmasını engelleyen açlık kemirişleri onu hiç rahat bırakmaz, bazen editörlere, bazen kutsal değerlere karşı durur.
İlhamın gürül gürül aktığı, kaleminin yazma hızına yetişemediği anlar da olmuyor değildir Tangen’in. Aç olmadığı nadir anlarda yazmaya müsait sessiz bir mekan bulamazdı, mekan bulsa bile gece yarısı çalışmak için mum bulamıyordu, sokak lambasının ışığında çalışsa polis rahatsız ediyordu! Tangen, dolu beynini sağma fırsatını bir türlü bulamadı.
Tangen’in dramı daha ağır basar. Tangen’in neredeyse kimsesi yoktur.
Tangen o kadar yalnızdır ki, bazen sokak ortasında yüksek sesle kendi kendine konuşur. Tangen’in açlığı da daha dramatiktir, günlerce yemek yemediğinden eline yiyecek parası geçse bile güzelce bir yemek zevki olamaz, kusar, boş mideyi gıdaya alıştırmak için önce kaynamış süt içmek zorundadır.
Tangen yazar olarak başlıyor, yine hayatına giren bir kız ve gelecekte (akıbetini öğrenemediğimiz) sıfırdan başlayacağı bir denizcilik yaşamı var.
Andreas’in hayatına giren kız.. Ylajali, Andreas Tangen’in sarhoşluktan yalpalama düşüncesini hoş gördü, bunun korkunç bir açlıktan kaynaklandığını öğrenince korktu ve uzaklaştı.
Mücadelesini tek başına sürdürme kararlılığındadır.
Parayı öncelemez, bu anlamda birilerine yaranma, yaltaklanma çabası yok. Çünkü kendilerine, yapacakları işe güvenleri tamdır. Bütün çabaları, emeklerinin karşılığını alabilmektir…
Knut Hamsun ilk gençlik yıllarında çok aç kalır, sıkıntılar çeker, parasızdır, bu yaşadıklarını romanlaştırır ve şöhret olur.
Üniversiteye devam edememiştir. Çok onurludur, polise de kendini gazeteci diye tanıtır.
Yazar günlerce aç kalmanın hem bedensel, hem ruhsal ve duygusal, hem de zihinsel sonuçlarını çok boyutlu olarak vermiştir bu romanda.
Açlıktan başka, savaşın, sefaletin, verimsizliğin, sanayileşmenin, geri kalmışlığın edebiyata yansımış örneklerini yazmaya, anlatmaya devam edeceğiz..